Yedinci yıl dönümünde 15 Temmuz hain darbe girişiminin sosyolojik boyutları ve arka planı İbn Haldun Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Alev Erkilet müzakereciliğinde sosyolog Bayram Erdem ile birlikte ele alındı. Osmanlı’dan günümüze coğrafyamızda gerçekleşen darbeler ve darbe girişimleri üzerine araştırma yürüten Erdem, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve medyanın süreçteki etkisi ile ilgili dikkate değer tespitlerde bulundu.
Başakşehir Kaymakamı Uğur Turan’ın açılış konuşmasından sonra katılımcıları selamlayan Rektörümüz Prof. Dr. Atilla Arkan, 15 Temmuz’un günümüz gençliği için yıllar sonra geriye dönüp baktıklarında Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli kırılma noktalarından biri olduğunu fark edecekleri önemli bir toplumsal olay oluşuna değindi.
Girişimin engellenmesinde medya araçlarının etkisinin yadsınamayacağını belirten Bayram Erdem, darbe girişiminin haberini aldıktan sonra sokağa çıkan halkın yaklaşık %43-44’ünün Erdoğan’ın bir televizyon kanalındaki açıklamasını dinledikten sonra harekete geçtiklerine değindi.
Darbe girişimi sonrası halkın sokaklara çıkma eyleminin savunmacı ve korumacı bir süreçten devlet ve millet eksenli bir temaya evrildiğine değinen Erdem, bunda yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir televizyon kanalında yayınlanan çağrısındaki sözlerinin büyük etkisi olduğunu gözlemlediğini söyledi.
130 farklı 15 Temmuz gazisi ve şahidi ile birlikte çalıştığını söyleyen Bayram Erdem; görüştükleri kişilerin eğitimi, medeni hali, gelir seviyesi ve toplumun hangi kesiminden geldiğine dair faktörlere dikkat ettiklerini belirtti. 15 Temmuz gecesi sokaklarda olup Erdem’in araştırmasına katılanların çoğunluğunun haberi televizyon aracılığıyla duyduğu belirtilirken, ikinci sırada sosyal medya yer aldı. Hain girişimi tanıdıklarından duyan geri kalan katılımcıların yanında iki kişinin de radyo kanalları vasıtasıyla haberdar olduğu bilgisi eklendi.
Erdem, konuşmasını meydanlara çıkan halkın sık sık slogan olarak kullandığı tekbirler ve vatanın bölünmezliğine dair vurguların arkasındaki ruhun, kaybedildiğinde ikamesi olmayacak kadar değerli olduğunu belirterek sonlandırdı.