İbn Haldun Akademi '25 –“Geliştiren Kültür ve İklim” programı, 26 Nisan 2025 Cumartesi günü, kültür, toplum ve bireysel-kolektif yaratım süreçleri üzerine derinlikli oturumlarla geride kaldı. Katılımcılar, Batı'dan ve Anadolu'dan örneklerle canlı kültürel ortamlardan Türk sinemasının kültürel iklim oluşturmadaki rolüne, kadim kültürlerin günümüze uyarlanmasından aydınların buluştuğu bir iletişim ortamı olarak İstanbul’un kıraathane/kahvehane kültürüne dek uzanan zengin bir içerik ile buluştu.
İstanbul'dan katılımcıların yüz yüze, Anadolu'dan katılımcıların ise çevrimiçi bir şekilde katılımına imkân sağlanan program, bu hafta Prof. Dr. Halil Berktay, Doç. Dr. Enis Doko, sinemacı Murat Pay ve yazar Cem Sökmen'i üniversite öğrencileri ve yeni mezunları ile buluşturdu.
İbn Haldun Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanımız Prof. Dr. Halil Berktay, “Geliştiren ve Geliştirmeyen, Tutucu ve Yaratıcı Kültürel Ortamlar” adlı seminerinin ikinci haftasında, geçen haftaki Eski Yunandan Atina-Sparta karşılaştırmasının ardından, bu kez yaratıcılığı destekleyen kültürel iklimleri ele aldı. Bloomsbury Grubu, Mavi Anadolucular (Azra Erhat, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Sabahattin Eyüboğlu başta olmak üzere) ve İngiliz Komünist Partisi’nin Tarihçiler Grubu gibi örnekler üzerinden, özgür tartışma ortamlarının bireysel ve kolektif yaratım süreçlerini nasıl beslediğini anlattı. John Stuart Mill'in özgürlük düşüncesi ve Ziya Paşa'nın "Bârika-ı hakikat müsademe-i efkârdan doğar." sözü, oturumun temel referanslarından oldu. Türkiye’den Mavi Anadolu hareketi özelinde ise, modernleşme ile Anadoluculuk arasındaki denge sorgulandı.
İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanımız Doç. Dr. Enis Doko, “Kültürel İklim ve Erdemli Toplumların Oluşumu” seminerinin ikinci haftasında, Konfüçyüs'ün düşünceleri, tasavvuf, ahilik, erdem etiği ve kültürel iklimin inşası üzerinde durdu. Eğitim ve değer aktarımında “ritüellerin önemi”ne değinen Doko, “toplumsal rollerin” estetik ve gelenek yoluyla nasıl şekillendiğini aktardı. Ayrıca, “tasavvuf geleneği”nden hareketle ahilik kültürünün modern dünyada yeniden uygulanabilirliğini ve iş ahlakı kavramının kültürel iklim oluşturmadaki potansiyelini tartıştı.
Yönetmen Murat Pay, “Bir Kültür Fedaisi Olarak Türk Sineması” başlıklı konferansında kültürel iklim bağlamında Türk sinemasının tarihî rolünü inceledi. Karagöz’ün Türk sineması için ilham kaynağı olduğunu vurguladı. Karagöz’deki “gölge” ile sinemadaki “gerçek” arasındaki farklılığı ele aldı. Pay, sinemanın tarihsel gelişiminde önemli dönüm noktalarına da değindi; özellikle 1950’lerden sonra Türk sinemasının evrimine odaklandı. Yeşilçam dönemi ve günümüz dizi üretimleri arasında paralellikler kurarak, sinemanın hem izleyiciyle kurduğu etkileşimi hem de kültürel atmosfer oluşturmadaki gücünü anlattı. Sinemanın, "bakışı yönlendirme" ve kültürel hafızayı şekillendirme kapasitesi üzerinde duran Pay, Yeşilçam'ın ve daha geniş perspektifte sinema sanatının çift taraflı bir kültürel alışveriş zemini oluşturduğuna dikkat çekti. Sinemanın kültürel ve siyasi serüvenimizdeki öksüzlüğünün, Türk sineması bağlamında fedai bir kimlik kazanmasına yol açtığını vurguladı. Sektörden deneyim aktarımları ve dinleyicilerle etkileşimli bir şekilde gerçekleştirilen konferansta, soru-cevap bölümleriyle canlı bir tartışma ortamı sunuldu.
Yazar ve Kırklareli Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Cem Sökmen; “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul’un Kültürel İletişim Mekânları” adlı konferansında, İstanbul’un değişen sosyal mekânlarını odağa alarak kıraathane ve kahvehane kültürünün oluşum sürecini, geçirdikleri merhaleleri anlattı. 16. yüzyıldan itibaren kahvehanelerin, 19. ve 20. yüzyılda ise kıraathanelerin sosyalleşme ve kültürel-entelektüel üretim merkezleri hâline geldiğini ortaya koydu. Fevziye, Küllük, Marmara, Meserret, İkbal… gibi kahvehanelerin/kıraathanelerin dönemin aydınları ve yazarları için ve onlarla bir araya gelme imkânı bulan halk için nasıl bir kültürel iklim sunduğunu örneklerle aktardı. Şehirlerin ve mekânların özellikle bizim topraklarımızda hızlı bir şekilde değişmesinin, şehir tarihi çalışmalarını önemli bir alan hâline getirdiğini hatırlattı.
İbn Haldun Akademi ’25 programı, 3 Mayıs Cumartesi günü gerçekleştirilecek yeni oturumlarla devam edecek. Katılımcılar, “Geliştiren Kültür ve İklim”in farklı boyutlarını ele alan seminerler ve konferanslarla akademik ve entelektüel birikimlerini zenginleştirme, fikirlerini tartışma alanı bulacak.