Doç. Dr. Enis Doko’nun “Fizik, Matematik ve Teolojide Estetik” başlıklı seminerinin ilk oturumu ile başlayan program, Prof. Dr. Halil Berktay’ın “Batı Estetiğinde Üç Büyük Değişim: Rönesans, 19. Yüzyıl, 20. Yüzyıl” başlıklı seminerinin ilk oturumu ile devam etti. Öğle arasının ardından Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’ın “İslam Tasavvuf Düşüncesi ve Estetik” başlıklı seminerinin ilk oturumu gerçekleştirildi.
Hocalarımızın seminerleri ile başlayan program, Günseli Kato’nun “Doğu Sanatlarında Estetiğin İzi" başlıklı konferansı ile devam etti. Konferansın ardından İbn Haldun Akademi Bahar Seminerleri'nin dördüncü hafta programı tamamlanmış oldu.
Doç. Dr. Enis Doko, “Fizik, Matematik ve Teolojide Estetik” başlıklı seminerinin ilk oturumunda “Estetiğin Felsefesi” başlığı ile “Estetik nedir, güzel olan nedir?” sorularını tarihsel olarak çeşitli toplum ve kültürlerdeki düşünce ve teoriler üzerinden ele aldı. “Bir şeyin güzel olduğunu söylerken ne kastedilir ve güzel olan bir şeyi nasıl anlayabiliriz, güzellik nerelerde görülür?” gibi soruların cevaplarının insanlık tarihi boyunca nasıl evrildiğini, insanların bu sorulara nasıl cevaplar verdiğini ve bu cevapların zamana göre nasıl değiştiğini anlattı. İlk olarak “güzel olan nedir?” sorusunun cevaplarına çeşitli örnekler vererek başlayan Doko, ardından güzelliğin doğasını açıklayan dört ana teoriden söz etti. “Nesnel”, “öznel”, “göreceli” ve “evrimsel” olarak adlandırılan bu teorilerin güzelliği algılayış ve açıklayış biçimlerini açıkladı. Daha sonra Antik Yunan dönemindeki teorilere değinerek bu dönemden itibaren günümüze dek güzellik kavramına karşı geliştirilen bakış açılarını ve algıları ele aldı. Bu süreci de üç ana başlığa ayırarak güzelliği tarih boyunca “oran”a, “işlevsellik”e ve “form”a göre ele alan farklı yaklaşımlar olduğunu belirtti. Pisagor, stoacılar, İslam medeniyeti ve tasavvufu, Aristo, Sokrates ve Platon’un güzelliği bu üç yaklaşımdan hangisine göre algılayarak açıkladıklarını anlatmasının ardından, tarihsel olarak Orta Çağ, Rönesans ve Aydınlanma Dönemi’nde “güzellik” üzerine üretilen düşünce ve bakış açılarının hangi düşüncelere, neden ve nasıl evrildiğinden bahsetti.
Prof. Dr. Halil Berktay, “Batı Estetiğinde Üç Büyük Değişim: Rönesans, 19. Yüzyıl, 20. Yüzyıl” başlıklı seminerinin ilk oturumunda “Orta Çağ ve Rönesans Hristiyan Sanatı: Hz. İsa’nın Hayatından Episodlar” başlıklı bir konuşma yaptı. Orta Çağ ve Rönesans sanatlarının arasındaki farkın ve Hz. İsa’nın öneminin anlaşılması için ilk olarak bu dönemleri ve öncelerini tarihi anlamda iyi bilmek gerektiğini söyleyen Berktay, konuşmasının büyük bir bölümünde arka plan oluşturmak amacıyla tarihi bilgilere yer verdi.
İlk Çağ’dan başlayarak dönemin sosyolojik, siyasi ve ticari yapısından bahsetmesinin ardından dönemin en güçlü ve büyük Akdeniz uygarlığı olan Roma İmparatorluğu’nu ele aldı. Batı Roma’nın çöküşü ve yaşanan kavimler göçü ile başlayan Orta Çağ ve bu çağa geçişte yaşananları da ekledi. Rönesansın ve bu dönemde yaşanan Orta Çağ aleyhtarlığının daha iyi anlaşılması için öncesindeki dönemlerin düşünce ve yapılarının iyi anlaşılması gerektiğini belirten Berktay, bunun için dönemin düşünsel ve dini ortamından bahsetti. Toplumsal ve dini arka planı inşa ettikten sonra; uzun süre boyunca dini konuların ağır bastığı sanatsal alanlarda çeşitlenmelerin meydana geldiği, yeni bir kültür ve sanat ortamının oluştuğunu Rönesans dönemine değindi. Orta Çağ’ı reddedip bir önceki dönemi kabul ederek kendilerini yeniden doğuş olarak gören, kendi yarattıkları sanat için eski Yunan ve Roma şaheserlerinin otoritesine sığınarak geçmişe yaslanan Rönesanscıları ve dönemin zihniyetini anlattı. Son olarak, paylaştığı bilgilerin sanat eserlerine yansımalarından örnekler göstererek anlattıklarını görselleştirdi.
Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç “İslam Tasavvuf Düşüncesi ve Estetik” başlıklı seminerinin ilk oturumunda estetiğin tasavvuftaki yerini anlamak için ilk önce bir anlamlandırma modeli olan tasavvufu anlamak gerektiğini bunun için de bu metodolojinin ana esaslarını aktaracağını söyleyerek giriş yaptı. “Tasavvuf nedir? Tasavvufa göre estetik nedir ve bunun felsefesi nedir?” sorularının cevaplarını vermeye çalışacağını söylediği iki oturumluk seminerinin ilk oturumunda “tasavvuf nedir?” sorusunun cevabı üzerinde durdu. Tasavvufi kozmolojiye göre alemde, evrende var olan her şeyin Allah’ın isimlerinin bir tecellisinden ibaret olduğunu, Sufilere göre var olan tek bir şey olduğunu onun da Allah olduğunu geri kalan şeyler yanılsama olarak kabul edildiğini aktarmasının ardından çeşitli ayetler üzerinden tasavvufi düşünceye göre insan-Allah ilişkisinin nasıl olduğundan ya da olması gerektiğinden söz etti.
Son olarak, İslam sanatı ve İslam estetiğinin ortaya çıkmasında tasavvufun etkilerinin çok net bir biçimde görüldüğünü ifade eden Kılıç, Sufi ontolojiye göre varlıkta Allah’ın isimleri dışında bir şey olmadığını, bir şey varsa veya var görünüyorsa onun aslının muhakkak isimlerde olduğunu; isimlerde olmayan bir şeyin de varlıkta da olmayacağını bu yüzden tek oluş alanı kabul edilen bu isimler üzerinde durulması gerektiğini belirtti. Bu hafta, bir sanat eserini doğuran felsefeyi anlamak için arkasında yatan dünyayı ele alan Kılıç, gelecek hafta Allah’ın isimleri üzerinden bir sanatçının sahip olması gereken en önemli özellikleri açıklayacağını söyleyerek sözlerini bitirdi.
Günseli Kato, “Doğu Sanatlarında Estetiğin İzi" başlıklı konferansında “İslam kültürü, İslam sanatı, İslam felsefesi üzerine bir bilginiz yoksa geleneksel sanatlarla ilgili olmak sadece bir araçtır, ticari bir iştir, -mış gibi yaşamaktır; ama İslam felsefesini, neden ve niçinlerini araştırarak bu kültürün içerisine girmişseniz öyle kolay bir şey olmadığını görürsünüz uzun bir hikayedir ve bütün yaşam boyunca devam eder.” diyerek sözlerine başladı. Çeşitli İslam alimlerinin güzellik kavramını açıklayış biçimlerinden örnekler vererek devam eden Kato, güzellik ve sevgi olmadan bir şey yaratabilmemizin mümkün olmadığını ifade etti. Ardından İslam sanatının bütün metafizik arka planına rağmen hayatın içinde olduğunu çünkü esas olanın seyretmek değil yaşamak olduğunu fakat bunun da tecrübe, zaman ve yaş gerektirdiğinin altını çizdi.İslam estetiğinde, sanatkârın güzelliği yaratan değil keşfeden olduğundan ve esas sanatkâr esas yaratıcı olan Allah’ın yaptığını bir daha asla tekrar etmeden her şeyi biricik olarak yarattığından bahsetti.
Daha sonra sanat ve estetiğin doğuda olduğunu ve doğudan geldiğini belirten Kato, genç yaşta eğitim için gidip hayatının 20 yılını geçirdiği Japonya’da tanık olduklarından, Japon kültürü ve çeşitli sanatlardan söz etti. Japon halkının çok küçük yaştan itibaren başlayan tekâmül yolculuğundan ve yaşam felsefelerinden bahsetti. Japonya’daki estetik kavramının sadece sanat alanında değil gastronomi, mimari, giyim, yaşam alanlarında kısacası hayatın her alanında mevcut olduğunu aktardı. Doğu estetiğinde, görünenin ötesinde ince, gizemli ve derin bir zarafeti görüldüğünü ve bu zarafet ve estetiğin arkasında sükûnet ve sessizliğin hâkim olduğu sessiz ve sözsüz bir kültür olduğunu ekledi.
İbn Haldun Akademi Bahar Seminerleri, 3 Haziran Cumartesi günü; Doç. Dr. Enis Doko, Prof. Dr. Halil Berktay ve Prof. Dr. İrfan Gündüz’ün seminerleri ile Kemal Sayar’ın “Güzel Görmek, Güzeli Görmek: Güzelliğin Ruhsal Gücü” başlıklı konferansıyla devam edecek.
Detaylı bilgi: https://ibnhaldunakademi.com