Prof. Dr. Alev Erkilet’in “Kent ve Estetik” başlıklı semineri ile başlayan program, Dr. Vahdettin Işık’ın “Estetik Bir Hayat Alanı Olarak İslam Şehrinde Yaşamak” semineri ile devam etti. Öğle arasının ardından Dr. Hasan Ramazan Yılmaz “Sinemanın Estetik Kökenleri, Dünü ve Bugünü” başlıklı bir seminer verdi.
Hocalarımızın seminerlerinin birinci oturumları ile başlayan program, Prof. Dr. İbrahim Kalın’ın “Plastik Çağında Estetik: Çıkış Yolu Var mı?” konferansı ile devam etti. Konferansın ardından İbn Haldun Akademi Bahar Seminerleri'nin ilk hafta programı tamamlanmış oldu.
Prof. Dr. Alev Erkilet üç hafta boyunca sürecek olan “Kent ve Estetik” başlıklı seminerine İbn Haldun’un şehir ve devlet teorileri üzerinden bir giriş yaparak şehir öncesi evreden şehirli topluma doğru geçiş sürecinde estetik kaygıların nasıl ortaya çıktığı üzerinde durdu.
Şehirleşmeden önceki toplumlarda da güzel arayışının oluğunu ama bu arayışın kurumsallaşmış bir arayış olmadığını belirten Erkilet, estetik kaygıların tam anlamıyla oturmasının tarım devriminden sonra yerleşik hayata geçip toplumsal sınıfların ortaya çıkmasından sonra gerçekleştiğini aktardı. Ortaya çıkan estetik kaygının ise şehir ve devlet kavramları ile bağlantılı olarak imar ve inşa faaliyetleri kol kola girmiş bir biçimde ilerlediğini, örneğin toplumların inandıkları tanrının ya da devletin büyüklüğünü ve gücünü göstermek amacı ile estetik eserler vermeye başladığını belirtti. Bunun sonucunda ise farklı estetik anlayışlarının ortaya çıktığını çünkü “güzel”i tanımlayanın kültürün kendisi olduğunu; toplumların kültürünün barındırdığı inançlar, değerler ve anlamların etkisinde toplumun neyi vurgulamak istediğine göre şekillendiğini ifade etti.
Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Müdürümüz Dr. Vahdettin Işık ise, üç hafta sürecek olan “Estetik Bir Hayat Alanı Olarak İslam Şehrinde Yaşamak” konulu seminer serisinin ilk haftasında “medeniyet” ve “İslam şehri” kavramları ve bu kavramların barındırdıkları anlamları açıklayarak sözlerine başladı.
İslam’a göre insanın doğası gereği medeni bir varlık olarak kabul edildiğini, Batı inanışları gibi sonradan medeni olmadığını belirtti. Medeniyet kavramının ise eskimiş ve geçmiş bir şey gibi görülse de aslında hala olan ve süregelen bir şey olduğunu, süreklilik gerektiren bir örüntü anlamına gelen “temeddün” kavramı ile aynı kökten geldiğinin altını çizdi. İslam şehirlerinin ise aile, mahalle ve şehir kavramlarının iç içe geçmiş ama birbirini yok etmeyen bir tasavvurda inşa edildiği yerler olduğunu belirten Işık, bir şehrin İslam şehri olabilmesi için canın, malın, neslin, aklın ve dinin güvenliğinden emin olunması gerektiğini aktardı.
İletişim Fakültesi Öğretim Üyemiz Dr. Hasan Ramazan Yılmaz da üç hafta boyunca sürecek olan “Sinemanın Estetik Kökenleri, Dünü ve Bugünü” başlıklı konuşmasının ilk oturumunda gelecek haftalar için temel oluşturmak amacıyla ilk olarak kitabi bilgilere değinerek belli başlı tanımlar aktardı.
Sinemanın her aşamasının imgelerden oluştuğunu, bu imgelerin bazen doğanın bir kopyası, bazen kutsal olanın bir tasviri, bazense tecrübeye dayalı bir imge olduğunu belirterek bu imgelerin tamamının taklit ile hakikate ayna tutma vazifesi üstlendiğini ifade etti. Daha sonra, bireylerin, toplumun ya da doğanın hakikatinin yansıdığı bu süreçler hakkında öne sürülen çeşitli yaklaşımlara değindi. Taklit edilen nesneler, kullanılan araçlar ve taklit tarzları değişse de sanat eserlerinin temelinde taklit iç güdüsü ve hoşlanma duyusunun yer aldığını söyleyen Yılmaz, bu taklit sürecinin estetiğe bağlanmasındaki ilk kademenin ise ahlak fikrinin ortaya çıkardığı iyi-kötü diyalektiği üzerine kurulu olduğu belirtti. Bu iyi-kötü diyalektiğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan “güzel” kavramına ve bu kavrama karşı üretilen çeşitli yaklaşımlara değinmesinin ardından aktardığı bilgileri; Orta Çağ Hristiyan Sanatı olan ikonografi ile İslam sanatı olan minyatür sanatlarını karşılaştırarak bu sanatlar üzerinden toplumların estetik ve “güzel” anlayışlarından bahsederek pekiştirdi.
“Plastik Çağında Estetik: Çıkış Yolu Var mı?” başlıklı konferansında, her şeyin hem fiziksel hem de zihinsel anlamda bu kadar müdahale ve manipüle edilebilir olduğu dijitalleşme ve plastikleşme çağında estetiği bulma imkânı kalmış mıdır? Kaldıysa bu nasıl mümkündür? sorgulamalarını düşündürerek sözlerine başlayan Prof. Dr. İbrahim Kalın, Batı ve Doğu’nun “estetik” kavramını adlandırış ve algılayış biçimlerinden bahsetti. Batı, “estetik” kavramını özneyi merkeze alarak öznenin hisleri ve 5 duyusu ile ilişkilendirirken; İslam düşünce geleneğinin, estetik tecrübenin merkezine bilen ve hisseden özneyi değil; tecrübenin bizatihi merkezinde yer alan varlığı koyduğunu belirtti. Buna göre, İslam düşünce geleneğinde temel estetik kavramların, hisseden öznenin bireysel tecrübeleri ile değil eşyanın kendisi ile tanımlandığını, çünkü İslam’a göre varlığın kendisinin iyi ve güzel kabul edildiğini, insanın ise bu güzelliklerle irtibat kurabildiği oranda estetik tecrübe yaşadığını aktardı.
Daha sonra İslam düşüncesinde estetik üzerine konuşmak için önce “ihsan” ve “hüsn” kavramlarını iyi anlamak gerektiğini belirten Kalın, “başka insanlara iyilikte bulunmak” anlamına da gelen “ihsan” kavramının diğer anlamının ise “bir şeyi güzel yapmak” olduğunu ve estetik bağlamında bu anlamının ele alınması gerektiğini belirtti. Buradaki “bir şeyi güzel yapmak” ifadesinin ise sadece 5 duyuya hitap eden, his ve hazlarla anlaşılabilen bir şey olmadığını, akla, ruha ve kalbe hitap eden bir anlam taşıdığını, bir şeyi ihsan üzere yapmanın onu en iyi, en doğru ve en güzel şekilde yapmak demek olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. İbrahim Kalın sözlerini sonlandırırken; giderek derinleşen ve yayılan, insanları “homodijitalis”e çeviren çağımızda, varlıkla ilişkimizi hangi kriterlere göre belirleyebileceğimizi iyi hesaplamamız, bunun üzerine kafa yormamız gerektiğinin altını çizdi. Hayatımızın her alanına, gündelik işler diye yüzeysel baktığımız olaylara dahi “ihsan” kavramı odağında şekillenen bir estetik anlayışı ile bakarsak varlığın farklı yönlerini idrak ederek eşyanın özündeki iyiyi, güzeli ve doğruyu kendi içimizde yaşamaya ve yaptığımız her işi iyi, güzel ve doğru yapmaya başlayacağımızdan yaptığımız en sıradan işlerin bile estetik bir mahiyet kazanacağını belirtti.
İbn Haldun Akademi Bahar Seminerleri, 6 Mayıs Cumartesi günü; Prof. Dr. Alev Erkilet, Dr. Öğr. Üyesi Vahdettin Işık ve Dr. Öğr. Üyesi Hasan Ramazan Yılmaz’ın seminerlerinin ikinci oturumları ile İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in “İslam Medeniyetinde Söz Estetiği” başlıklı konferansıyla devam edecek.
Detaylı bilgi: https://ibnhaldunakademi.com