Medeniyetleri siyasetçiler, sultanlar, hükümdarlar, krallar kurmaz; medeniyet davası ilim ve kültür adamlarının omuzlarında yükselir ve gelişir. Ülkesine, dünyaya ve tüm insanlığa söyleyecek sözü olan insanlar, öncelikle bu sorumluluk bilinciyle kuşanmalıdır.
Günümüzde coğrafî mesafenin öneminin ortadan kalkmasıyla uzak medeniyetler dahi birbirleriyle yoğun ilişki içine girmişler, hatta homojen toplumlar yerini heterojen toplumlara bırakmışlardır. Geçmişte genel manada sadece komşu medeniyetlerle ilmî, siyasî, kültürel açılardan sınırlı bir alışveriş söz konusu iken, çok medeniyetli toplum yapısıyla birlikte keskin yapısal dönüşüm ve gelişmeler yaşanmış ve bu dönüşüm beraberinde birçok büyük sorunu da getirmiştir. Bugün hâlâ insanlık söz konusu krizlerle meşgul olup, kalıcı çözüm arayışı temel olarak iki soruda düğümlenmektedir: (1) Medeniyetler birbirleriyle ilişkileri nasıl yürütecekler, başka bir ifadeyle, çok medeniyetli dünya düzeni nasıl kurulacaktır? (2) Çok medeniyetli toplum nasıl idare edilecektir? Bu yeni düzenin temel ilkeleri neler olacaktır?
Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Hindistan’dan Endülüs’e net bir şekilde görülebileceği üzere, İslam toplum ve medeniyeti, “Açık Medeniyet” olarak kavramsallaştırıldığı üzere, çok medeniyetli toplum tecrübesini yaşamış ve dünyanın yeni tanıştığı bu durumun fikrî, sosyal, hukukî ve siyasî altyapısını çok önceden inşa etmiştir.
Açık Medeniyet, diğer medeniyetlere de varlık ve hayat hakkı tanıyan ve evrensel insan haklarını savunan bir medeniyet anlayışıdır. Açık Medeniyet vizyonu, medeniyet tasfiyecisi, dışarıya kul olan, ötekini tamamen reddeden aşırı akımlar arasında itidalli ve dengeli bir medeniyet yaklaşımı sunmaktadır. Aynı zamanda Açık Medeniyet, değişmeyen sabiteleri olan ama değişime açık bir medeniyet anlayışıdır. İslam düşünce ve bilim geleneğiyle yeniden irtibat kurulurken, eş zamanlı olarak diğer medeniyetlerin ilmî birikimleriyle sağlıklı bir ilişkinin tesisiyle geliştirilen “Açık Bilim” anlayışı, “Açık Medeniyet”in kuramsal temelidir.
“Açık Bilim”, açık politik kültürü ve toplumu en iyi şekilde teşvik amacıyla tasarlanmış bir bilim kültürü; entelektüel anlaşmazlıkların politik çatışmalara dönüşmesini engelleyecek bir strateji ve entelektüel çeşitliliği başarmak için bir araçtır. Günümüzde hâkim olan pozitivist indirgemeci popüler kapalı bilim anlayışının aksine, “Açık Bilim”, (1) çok katmanlı varlık (2) çok katmanlı bilgi ve (3) çok katmanlı yöntem anlayışına sahiptir.
Açık Medeniyet anlayışı, İslam medeniyeti mensuplarına yeniden küresel bir rol oynama imkânı sağlayacak ve tüm beşeriyetin sorunlarına çözümler sunmanın yolunu açacaktır.
İbn Haldun Üniversitesi, İslam medeniyetinin tarihî tecrübesinin ve ilmî birikiminin bize ilham kaynağı olabileceğinden hareketle, “Açık Medeniyet” vizyonuyla akademik faaliyetlerine devam etmekte, medeniyetimizin yeniden “Açık Medeniyet” olarak ihyası idealini gençliğin önüne bir kızıl elma veya bir gelecek vizyonu olarak sunmaktadır. Açık Medeniyet anlayışını ve onun tarihi uygulamalarını dünyaya tanıtmak; bu yolda ilk iş olarak kendi medeniyet kavram ve kuramımızı yeniden tanıyarak bir medeniyet bilinci oluşturmak, ardından dünyanın gelmiş geçmiş önde gelen medeniyetlerinin birikimlerine dair bir dünya okur-yazarlığı kazandırmak, eğitim faaliyetlerimizin esasını teşkil etmektedir.