Geçtiğimiz aylarda yayınlanan “Basiret ve Direniş” ve “The Work Ethic and Ahi Tradition of Turkey” kitaplarının ardından, 5 kitap daha raflarda yerini aldı. Fatih Sultan Mehmed’in hocası Molla Gürani’nin tefsiri “Ğâyetu’l-Emânî fî Tefsîri’l-Kelâmi’r-Rabbânî”nin yanı sıra; Mütevelli Heyeti Başkanımız Prof. Dr. İrfan Gündüz’ün uzun yıllardır baskısı olmayan “Osmanlılarda Devlet-Tekke Münasebetleri”, Rektörümüz Prof. Dr. Recep Şentürk’ün “İnsan Hakları ve İslam” konusunda yaptığı çalışmaları gençler için bir araya toplayan “İsmet Âdemiyetledir”; Felsefe Bölümü öğretim üyemiz Prof. Dr. Ş. Teoman Duralı’nın mevcut küresel medeniyete alternatif bir yaklaşımın imkanlarını araştırdığı “A New System Of Philosophy”; geçtiğimiz sene düzenlediğimiz Uluslararası Muhammed Mustafa El-Azamî Sempozyumu’nda sunulan tebliğlerin toplandığı “Muhammed Mustafa El-Azamî: Hayatı - Fikirleri - Katkıları” ve Mehmet Nuri Uygun’un Arapça 8 ayrı nüshadan Türkçe'ye çevirerek mukayeseli olarak incelediği Safiyyüddîn Urmevî’nin “Kitabü’l-Edvar”ı İbn Haldun Üniversitesi Yayınları tarafından sürdürülen titiz bir neşir sürecinin ardından okurların ve ilim dünyamızın ilgi ve beğenisine sunuldu. Okurlar, İbn Haldun Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan eserleri seçkin kitapçıların yanı sıra birçok online platformdan da edinebilirler.
Arka Kapak Yazısı: Molla Gürânî diğer klasik dirâyet tefsirleri gibi Kur’ân’ı yine Kur’ân, Sünnet, sahabî ve tabiî görüşü ile tefsir eder. Nüzül sebeplerini aktarır. İsrâilî haberlere ve kıssalara yer verir. Nâsih ve mensûh âyetleri gösterir. Kelimelerin izahını yapar. Şiirle istişhad eder. Âyetleri sarf ve nahiv yönünden inceler. Kur’ân’ın fesâhât ve belâğat yönüne temas eder. Kelâmî meselelere değinir. Fıkhî âyetleri ele alır. Daha ziyade Hanefî ve Şâfiî mezhebinin, bazen de diğer mezheplerin görüşlerine yer verir. Fatih Sultan Mehmed’in hocası olarak onu İstanbul’u fethetmeye teşvik eden, dolayısı ile “Kostantiniyye (İstanbul), mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve o ordu ne güzel ordudur” hadisinin fiilen gerçekleşmesini sağlayanlardan biri olan Molla Gürânî’nin yazdığı Ğâyetu’l-Emânî fî Tefsîri’l-Kelâmi’r-Rabbânî’yi diğer kılasik dirâyet tefsirlerinden ayıran önemli hususlar şunlardır: 1. Gürânî’nin tefsirinin en bâriz ve özgün olan yönü onun, kırâatlara dair verdiği bilgiler ve bu esnada yaptığı izahlar ve serdettiği görüşleridir. Tefsirin kırâat yönünden özellikleri kısaca şöyledir: Hemen hemen bütün kırâat vecihlerini, kırâat imam ve râvilerinin isimlerini de zikretmek suretiyle zikreder. Kırâat vecihleri arasından tercih yapar ve ayrıca yaptığı tercihlerin gerekçelerini belirtir. Kırâatlara göre kelimelerin kökü, manası ve irabı değişiyorsa bu değişikliklere de işaret eder. 2. Bu tefsirin en önemli özelliklerinden biri de Cârulluh ez-Zemahşeri ve Kâzî Beyzâvî başta olmak üzere diğer âlimleri ilmî açıdan tenkid etmesidir. Hem onlardan yararlanmış ve hem de onları ciddî olarak tenkide tabi tutmuştur. Cârullah ez-Zemahşeri’yi sadece itikadî konularda tenkid etmemiş, onu hemen hemen bütün konularda eleştirmiştir. İşte Cârulluh ez-Zemahşeri’yi her konuda eleştirme cesaretini gösteren müfessirlerden biri ve belki de en önemlisi Molla Gürani’dir. Cârullah ez-Zemahşeri’ye karşı böylesine eleştiri yapan başka bir dirayet müfessiri hemen hemen yok gibidir.
Arka Kapak Yazısı: Tekkelerin toplum hayatındaki rolü incelendiğinde, bu müesseselerin birer kolej, medrese ve teknik üniversite gibi fâaliyet gösterdikleri, kendi prensiplerine göre kıvama geldiğine inandıkları kimseleri "irşad izni" ile cemiyet içerisine salarak halkla iç içe bir anlayışla toplumu yönlendirme ve kendi fikir mihverine mâletmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Tecanüsten mahrum cemiyetin her kademesine anlayacakları dilden İslâm’ı fısıldayan sözü-sohbeti dinlenir sürükleyici şahsiyetler, devlet ve millet hayatının sevk ve idaresinde en mühim rolü oynamışlardır. İçtimaî hayatın her kademesini kuşatan, her safhasındaki faaliyetlere ibadet neşvesi veren bu tutum, hasta ziyaretinden devlet idaresine, çırak yetiştirmeden tutun hudut boylarında nöbet beklemeye kadar uzanan bir çizgi içerisinde toplumu tepeden tırnağa kuşatmıştır. Devletin kuruluş ve yükseliş dönemlerinde tekke ve zaviye demek aksiyon ruhu ve vazife şuûru ile dopdolu bir tasfiye ve terbiye ocağı demektir.
Arka Kapak Yazısı: Günümüzde "İsmet Ademiyetledir” ilkesinde ifadesini bulan evrensel İslâm ve insan hakları anlayışı artık unutulmuştur. Bunu yeniden diriltmeye, hem Müslümanlara hem de tüm dünya insanlarına yeniden anlatmaya acil ihtiyaç vardır. Maalesef on dört asır boyunca Hindistan’dan, Balkanlar'a ve Endülüs'e kadar geniş bir coğrafyada uygulanan ve oralarda yaşayan tüm insanlar için mezhep, din, ırk ve cinsiyet ayrımı yapmadan adalet, barış ve huzur içinde yaşamayı mümkün kılan bu anlayış, artık hiçbir grup veya kurum tarafından temsil edilmektedir. Bu durum sadece İslâm için değil, tüm beşeriyet için büyük bir kayıptır. Günümüzde hem İslâm dünyasında hem de dünyanın tüm coğrafyalarında "İsmet Ademiyetledir' ilkesine son derece ihtiyaç vardır. Bugün yaşadığımız birçok zulüm, ayrımcılık, ırkçılık ve adaletsizliğin temelinde böyle bir ilkenin unutulmuş olması yatmaktadır.
Arka Kapak Yazısı: This book, a collocation of independently edited treatises, pursues a twofold objective: on the one hand it is a tractate concerned with the meaning, ramification, and scope of the philosophy of biology; while on the other, it is an attempt to define a potential system of philosophy-science that will be based upon biology and its philosophy, and aimed at coming to grips with the various scientific, technological as well as moral and spiritual questions of our problem-torn age. The treatises, published at separate times, in different journals, make up the chapters of this book. In each of them, specific items and aspects of the principal problem-trends are dealt with. The chapters, to use a musicological simile, are variations of the main theme. Although they are linked to one another in a logical sequence, each of them displays an integral form and can also, therefore, be studied independently of the rest. Herewith I investigate, first of all, what 'culture' and 'civilization' respectively mean, again, within the framework of the philosophy of science and most particularly one of its resulting problems, 'evolution'. Then, I follow culture's historical trail; and try to pinpoint how 'civilization’ has grown out of some cultures. Finally, this book will show and make readers realize that it should and even could not be overlooked that there is a vital necessity to explore mentally the possibilities of an alternative to the current globalizing civilization. Otherwise, we are, indeed, standing on the verge of the end of history.
Arka Kapak Yazısı: Hindistan’dan başlayıp İslâm coğrafyasının diğer ülkelerine, oradan Batıya uzanan ilim yolculuğunda pek çok ciddi çalışmaya imza atan, araştırmalarında klasik usulle modem metodolojiyi harmanlayan hadis ilimleri ve Kur an tarihine dair derinlikli birikimiyle oryantalist fikirleri analiz eden Muhammed Mustafa el-Azamî, 20 Aralık 2017’de vefat etmiştir. İbn Haldun Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, hatırasını yâd etmek üzere vefâtının birinci yıldönümünde uluslararası bir sempozyum düzenleme kararı almıştır. İlk devir hadis edebiyatının oluşumu, isnâdın menşei ve hadis tenkit metodolojisi gibi konular el-Azamî’nin temel ilgi alanını oluşturmaktadır. Bu itibarla cl-Azamî, bazı Batılı araştırmacıların geliştirdiği ve temelde isnâd sisteminin geçersizliği iddiasını içeren tezlere yönelik yazdığı ilmi reddiyelerle tanınmaktadır. Onun modem dönem hadis araştırmalarına yeni bir soluk getiren On Schacht’s Origins ve Studies in Early Hadith Literatüre gibi çalışmaları Batılı İslâm araştırmacılarının temel başvuru kaynaklan arasına girmeyi başarmıştır. Uzun yıllar Batı üniversitelerinde görev yapan ve oryantalist zihin dünyasını yakından tanıyan el-Azamî, Kur’ân’ın mushaf haline gelişiyle de yakından ilgilenmiştir. Kur’ân’ın mushaflaşma sürecini Kitab-ı Mukaddes’in oluşum serüveniyle mukayeseli olarak ele alması el-Azamî’nin özgün yönlerinden bir diğerini oluşturmaktadır. “Uluslararası Muhammed Mustafa cl-Azamî Sempozyumu (Hayatı, Fikirleri ve Katkıları)” başlığıyla düzenlenen bu sempozyumda Mustafa cl-Azamî, vefâtının birinci sene-i devriyesinde konunun yerel ve uluslararası uzmanı akademisyenler tarafından ele alınmıştır.
Arka Kapak Yazısı: Bu kitap, XIII. yüzyıl müzik teorisi ile ilgili Urumiyeli Safiyyüddin Abdulmu'min tarafından yazılmış gamın on yedi perdeye bölünmesi ile elde edilen ses sistemini açıklayan bir eserdir. Daha sonraları Safiyyüddin'in sistemi olarak anılan bu sistemde önceki mûsiki teorisyenlerinden Farabi ve İbn-i Sina, görüşlerinden dolayı saygı ifadeleri ile eleştirilmiştir. Eser, Kitâbü'l Edvar (seslerin daireler üzerinde gösterilmesi) denilebilecek bir isimle anılmıştır. Müellifin eserini Nasıruddin Tûsi'nin tavsiyesi ile yazdığı söylenir. Eser, sesler ve oranları, makamların açıklanması, Ud sazı üzerinde seslerin uygulanışı, usûllerin açıklanması etkileri, uygulama ile ilgili besteler gibi kısımlardan oluşmuştur. Arapça 8 ayrı nüshadan Türkçe'ye çevrilerek mukayeseli olarak incelenmiştir.