22 Aralık Salı günü düzenlenen ve Sanat, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’nın YouTube kanalından canlı yayınlanan programda, vefatının üçüncü yıl dönümünde büyük muhaddis Muhammed Mustafa el-Azamî’nin hayatı farklı yönleri ile ele alındı.
Moderatörlüğünü İbn Haldun Üniversitesi Temel İslam Bilimleri doktora öğrencisi Abdüssamet Koçak’ın üstlendiği programda konuşan Şentürk, hocası Mustafa el-Azami’yi “Ömrünü Kuran-ı Kerim’e ve Hadis-i Şerif’e hizmete vakfetmiş, Allah yoluna kendini adamış, Peygamber sevgisiyle, imanla, yakînle dolu mücahid bir insandı.” sözleriyle andı. Şentürk, hadis çalışmaları yaptığı dönemde gerçek bir muhaddisin yaptığı çalışmaları incelemesini ve teyit etmesini arzu ettiği ve bunun için çokça dua ettiği sırada Allah-u Tealâ’nın Mustafa el-Azami’yi karşısına çıkardığını söyleyerek duanın ve niyetin samimiyetinin üzerinde durdu.
Prof. Dr. Recep Şentürk, bir takım öğrencilerin Mustafa el-Azami’den nasihat istemeleri üzerine hocasının “Usulü’l-hadis ilminin ilk dersi adl ve zabt sahibi insan olmaktır.” dediğini aktardı. Ardından hocasının meclisinde bulunan talebelere anlattığı bir anısını nakletti. Şentürk, Mustafa el Azamî’nin, “Mısır’da ‘Bizi aldatan bizden değildir.’ hadis-i şerifinin yazılı olduğu bir tabelanın önünde satacağı süte su katan bir adam gördüm.” dediğini ilettikten sonra hocasının “Derse bir öğretmen olarak iyi hazırlanmazsanız, beş dakika geç girerseniz, faydasız kelam ile dersi geçirirseniz süte su katan o adamın durumuna düşersiniz.” diye kendilerine nasihatte bulunduğundan ve bu nasihatin kendi hayatını çok etkilediğinden bahsetti.
Prof. Dr. Recep Şentürk, konuşmasında “Büyük âlimlerin hayatı A’dan Z’ye edeptir, edebe riayet edilmeden ilimde bir kapıdan ötekine geçilemez” diyerek hocasının düşünce ve davranışlarındaki inceliklerden bahsetti. Şentürk, bu vesileyle andığı Muhammed Emin Er Hocanın da üslubunu anlatırken, “Hocam bana bir kere şunu yap ya da yapma dememiştir. Asla emir ve talimat üslubu kullanmazdı. ‘Sünnet budur, Selef-i Salihin böyle yaparlardı, böyle yapmak daha efdaldir’ şeklinde konuşurdu.” ifadelerine yer verdi ve konuşmasında Mustafa el-Azami’nin mütevazı bir hayatı olduğunun altını çizdi. Şentürk, geçmiş yıllarda hocasını Fatih’te Şehzadebaşı Medresesinde kurulmuş olan bir lokantaya götürmeleri üzerine hocasının “Vakıf olan medreseyi lokanta yapmışlar, boğazımdan inmiyor” diyerek orada yemek yiyememesi ile ilgili anısını anlattı. Şentürk bu anı vesilesiyle Mustafa el-Azami’nin vakıfların amacı dışında kullanılarak ticarethaneye dönüştürülmesine gösterdiği tepkiden ve bu konudaki örnek hassasiyetinden söz etti.
Prof. Dr. Şentürk, Batı dünyasını çok iyi tanıyan Mustafa el-Azami’nin birçok oryantalistin çalışmalarına da vâkıf olduğunu ve onlara reddiyeler yazdığını söyledi. İslam eğitiminin mukayeseli bir eğitim olduğunu söyleyen Şentürk, Kuran-ı Kerim’in Hz. İbrahim’den bahsederken Nemrut’tan, Hz. Musa’dan bahsederken Firavun’dan, Hz Muhammed’den bahsederken Ebu Leheb gibi İslam düşmanlarından da bahsettiğini ve onların da argümanlarını ortaya koyduğundan bahsederek konuşmasını sonlandırdı. Samimi bir sohbet havasında geçen programın son bölümünde katılımcılardan gelen sorular cevaplandı.
Bilindiği üzere vefatının birinci yılında 19-20 Aralık 2018 tarihlerinde Üniversitemizde Uluslararası Muhammed Mustafa el-Azamî Sempozyumu gerçekleştirilmişti. Sempozyumun video kayıtlarına bu link üzerinden ulaşabilirsiniz. Öte yandan Prof. Dr. Muhammed Mustafa El-Azamî’nin kitap koleksiyonu ailesi tarafından İbn Haldun Üniversitesi Kütüphanesine bağışlanmıştır.